top of page

İnsanın 3 Bilişsel Merkezi

Güncelleme tarihi: 9 Şub 2021

Her şeyi anlamak zorunda değilsiniz. Anlamak yalnızca dünyayla ilişkimizin bir düzeyinden ibaret, tümü değil. Bu felsefede, bilimde bile böyle bir şey. İki bilim adamı karşı karşıya geldiğinde genelde birbirlerini anlamazlar. Ya da bir filozofla bir sanatçı birbirlerini anlamazlar, zorunda da değildirler. Çok farklı etkilenme türleri vardır, zaten konumuz da bu; ‘affektler’… (Ulus Baker)

Anlamak, hissetmek ve yapmak... Dünya ile bağ kurmanın 3 ana yolu olarak zihinsel faaliyet & biliş, duygusal derinlik & ilişki, eylemsel dışavurum & hareket… Kendinize bakın, insanlarla etkileşiminize, çok basitçe; bir düşünür gibi mi davranıyorsunuz, bir empat gibi mi, yoksa bir şeyleri sonuca bağlamadan rahata ermeyen, hareketli bir aksiyon insanı, bir ‘doer’ gibi mi? Yoksa tüm bu dışavurumların en sağlıklı özelliklerini bir arada tutabilen biri gibi mi?


Kulağa ilginç gelebilir ama 'dengelenmek' önce bu merkezlerin 'dengesiz' çalıştıklarını görmekle mümkün. İçimizde tek bir 'ben' olduğunu sanıyoruz ama biraz yakından bakarsak öyle olmadığını görebiliriz.


İnsanın kalıcı ve değişmez bir beni yoktur. Her düşünce, her hal, her istek, her algı 'ben' der. (G. I. Gurdjieff)

Bu 3 merkez genellikle dengesiz çalışır, hatta birbirleri ile kavga eder. Kalp bir şey söyler, zihnimiz başka… Ayaklarımız bir yere gider, kalp başka… Çoktur insanın kendi içinde bölündüğü… Duygularını çok yoğun yaşayan biri, objektiflikten, mantıksallıktan uzaklaşabilir mesela, veya bedeninden uzaklaşabilir, onu baskılayabilir. Veya tersi, içgüdüleriyle karar alan, sonuç odaklı biri, kararlarının etkisini yeterince düşünmeyebilir, tepkisel kararlarla sürekli hızlı ama ‘prematüre’ sonuçlar üretebilir. Ya da mantığına çok ‘yaslanan’, düşünür karakterli biri «analizde paralize olmak» dediğimiz bir çukura düşebilir, yani bir şeyleri fazla analiz etmekten zihninde kaybolabilir, enerjisi çekilebilir, harekete geçemeyebilir, haliyle tavrıyla dünyaya tam ‘katılamayabilir’, soğuk ya da duygusuz görünebilir.


Merkezlerimizi sağlıklı yaşamanın ve dengelemenin yolu, her üç merkeze de gerektirdiği özeni göstermekle mümkün; bedeni tanıdıkça ve fiziksel hislere tanıklığımızı derinleştirdikçe kalbe açılan, duygularımızı tanıdıkça ve çeşitli duygu durumlarımızı yargısız gözlemledikçe zihne açılan, zihnin şartlanmalarını ve düşünce paternlerini gözlemledikçe daha sezgisel boyutlara açılan bir yolculuk bu… Ve tabii tersi de geçerli… Her üç merkez de bizi hayatla, canla, özle buluşturan üç farklı pencere…


Bedenin topraklanmış, canlı olduğu,

Kalbin alıcı, açık ve özgün yani kendisi gibi olduğu,

Zihnin sakin, net ve güven içinde olduğu


bir bütünlüğe yol almak için her bireyin kendi tıkanma noktalarını fark etmesi bunlar üzerine çalışması fayda getiriyor.


Yani mesele merkezleri tanımakta ve dengelemekte; «tam bir insan olmak varken, neden üçte bir insan olalım?» diyor G. I. Gurdjieff… Öncelikle iş bu üç merkezi tanımakla başlıyor… Düşünce nedir, duygu nedir, istek nedir, bu bile birbirine giriyor pek çoğumuzda… Hadi gelin önce onu biraz düşünerek, tanıyarak başlayalım…


Sevebilen, olabilir; olabilen yapabilir; yapabilen var olur! (G. I. Gurdjieff)

İçgüdüsel Hareket Merkezi


Hareket merkezi ‘sıcak’ bir merkez ve şu fonksiyonları yönetiyor;

  • Hareketlilik & eylem

  • Kontrol

  • İçgüdüsel tepkiler

  • Fiziksel hisler


En sağlıklı seviyesinde, bu merkezde erişmek bizi topraklanmış, ayakları yere basan, canlı ve bedenin söylediklerini dinleyebilen, hislerinden kopuk olmayan biri yapıyor. Kaygıdan dolayı dişlerini sıkan, sürekli bacaklarını sallayan, omuzları ağırlaşmış, boynu gergin, katılaşmış kendini hissetmeyen biri olmaktan uzaklaşıyoruz… Bu çoğunlukla gerçekten yavaşlamayı ve bedenle nefes aracılığıyla bilinçli bir ilişki kurmayı gerektiren bir süreç…


Üretken seviyesinde, içgüdülerini güçlü bir şekilde duyabilen, kararlı ve bir şeyleri üretken, sonuç odaklı, pratik şekilde hayata geçirebilen bir tutumda olmak demek…


Sağlıksız seviyede, sürekli hareket etme, ‘bir şeyler yapma’ telaşıyla odağını kaybetmek, tepkisel davranışlarda bulunmak gibi «ateşin bünyeye fazla gelmesi» ile ilişkili tutumlar baş gösteriyor.


İfade edilemeyen seviyede, pasiflik, düşük enerji, kontrol elden kaybetme hissi, güdüsel sezgilere (içgüdülere) erişememek, onları duyamamak veya duyup da güvenememek gibi…


Bu merkez sınır çizme & öfke duygusunun sağlıklı dışavurumu ile çok bağlantılı…


Nörolojik olarak beynin derinlerdeki katmanı, sürüngen beyin ile ilintili…


Sorular


  • Baskı altındayken hareket merkezinle ne kadar uyum içindesin?

  • Hareket merkezini sağlıksız seviyede kullanan insanlar tanıyor musun? Bu kişilerin öfke ile ilişkisi nasıl?


Duygu Merkezi


Duygu merkezi ‘ılık’ bir merkez ve şu fonksiyonları yönetiyor;

  • Duygusal dışavurum

  • Sosyalleşme & bağlantı kurma

  • Duygusal farkındalık & öz biliş

  • Empati


En sağlıklı seviyesinde, bu merkez ‘duygusal biri’ olmakla ilgili değil, daha çok «duygusal açıklıkla» bağlantılı...Bu ikisini ayırt etmek çok önemli çünkü genelde karıştırılıyor… Bu hal bizi alıcı, dinleyici, kendi gerçeğine bağlı şekilde özgün, kendisi gibi davranabilen ve ne olursa olsun bir yaşanan deneyimden kaçmadan, aşırı tepkiler göstermeden onunla ‘kalabilen’ biri haline getiriyor…


Üretken seviyesinde, sıcak kalpli, empati kurabilen, sadece başkalarının değil ama kendinin de duygusal ihtiyaçları ile bağ kurabilen, duyarlı, bir dinleyici olarak erişilebilir ve kendi kimliğini yaşayabilen bir tutumda olmak demek…


Sağlıksız seviyede, aşırı hassasiyet, duyguları tarafından yutulmak, bir başkasına duyulan yoğun ihtiyaç, ilişkilerde duygusal manipülasyon veya duygusal iniş çıkış gibi tutumlar baş gösteriyor…


İfade edilemeyen seviyede, başkalarıyla bağ kurmakta ve kendi duygularını tanımakta zorlanma, aşırı iş ve görev odaklılık, duyarlılığın düşmesi gibi…


Bu merkez kimlik oluşturma & utanç duygusunun sağlıklı dışavurumu ile çok bağlantılı…


Nörolojik olarak beynin orta katmanı diye geçen limbik sistem ile ilintili…


Sorular


  • Baskı altındayken duygu merkezinle ne kadar uyum içindesin?

  • Duygu merkezini sağlıksız seviyede kullanan insanlar tanıyor musun? Bu kişilerin hüzün ve utançla ilişkisi nasıl?


Düşünme Merkezi


Düşünme merkezi ‘soğuk’ bir merkez ve şu fonksiyonları yönetiyor;

  • Planlama & önceliklendirme

  • Keşif & bilgiyi alma, analiz etme

  • Fikir üretme

  • Rasyonellik


En sağlıklı seviyesinde, sakin, gökyüzü gibi geniş bir zihin demek bu… Kalıcı bir şuurluluk, yani açıklık, anlayış, «içsel bilme» ve bütünlük hissi… Hayatın akışına sonsuz bir güven ve aynı zamanda kendine güven… Bunun akıllı, zeki veya ‘dolu’ biri olmakla pek bir ilgisi yok…


Üretken seviyesinde, objektif, analitik, detaylara inebilen, işleri planlama önceliklendirme konusunda iyi bir tutum sergilemek demek… Olaylar arasında bağlantı kurabilme ve veriyi, bilgiye, bilgiyi iç görüye taşıyabilmek demek aynı zamanda…


Sağlıksız seviyede, aşırı düşünme başlıyor ve kişi planlamadan harekete geçememeye, ‘fazla’ öğrenmeden bildiklerini paylaşamamaya başlıyor. Aşırı analiz etme, aşırı planlama bir işi tamamlamanın ve kenara kaldırmanın önünde engel olmaya başlıyor. Diğer yandan kafada kurgulananları gerçeklerle karıştırma, kuşkuları yansıtma kişiyi objektiflikten aşırı öznelliğe de sürebiliyor…


İfade edilemeyen seviyede, detaylarla ilgilenmeme, analiz etmeyi tümden bırakma, ‘koy verme’, merakını yitirme ve bir şey için mental hazırlık yapmakta zorlanma gibi… Diğer yandan, ‘dışarıdan gelen uyaranlara’ karşı kuşkucu, hatta paranoyak hassasiyet veya tümüyle koordinasyonunu yitirme baş gösterebiliyor…


Bu merkez yöntemler belirleme & korku duygusunun sağlıklı dışavurumu ile çok bağlantılı…


Nörolojik olarak beynin en dış katmanı, neokorteks ve prefrontal korteks ile ilintili…


Sorular

  • Baskı altındayken düşünce merkezinle ne kadar uyum içindesin?

  • Düşünce merkezini sağlıksız seviyede kullanan insanlar tanıyor musun? Onlar için güvenmek ne kadar kolay? Etraflarına kaygılarını yansıtıyorlar mı, nasıl?


Sonuç Yerine


Herhalde bu noktada birkaç soruyu kendimize sormak önemli...

  • Genelde hangi merkezde dengeliyim, hangisinde denge ihtiyacım var?

  • Dengesiz yaşadığım merkezlerde hangi tuzaklara düşüyorum?

  • Tüm merkezleri dengelemek için neler yapabilirim?

gibi...


İyi bir ekmek yapmak için 3 şeye ihtiyacın var. Un (beden), su (zihin) ve ateş (kalp)... (G. I. Gurdjieff)


Emrah Akbalaban

289 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Ey İnsan!*

bottom of page